Avcı’nın söz konusu Yeniçağ’daki yazısı;"Bu döngüyü değiştirebilecek tek parti İYİ Parti’ydi… Hem siyasî kökeni, hem iktidar havuzundaki seçmenlerle daha yakın siyasî akrabalığı, hem de savunduğu değerler anlamında muhalefetin diğer partilerine göre daha avantajlıydı…""Meral Hanım’ın ve birçok parti yöneticisinin ‘seçimlere tek başına girme’ şeklinde koydukları iradenin ‘pazarlık, el yükseltme, blöf’ gibi değerlendirilerek aşağılanması, partinin seçimlere tek başına girmesinin, hem itibar, hem de siyasî gelecek açısından ne kadar hayatî bir hamle olduğunu vurguluyor…""Varsın, ellerinden kan sızanlarla kimler iş birliği yapacaksa yapsın… İYİ Parti, dolaylı da olsa bu iş birliğiyle anılıp kaybeden taraf olmak yerine, kendi değerleriyle kendi geleceğini doğru kurgulamak durumunda… Bir süredir parti yöneticilerinin dillendirdiği ‘üçüncü yol’ hedefi bu anlamda bir tercih gibi değil açık bir mecburiyet gibi duruyor…""İYİ Parti, neden kendini anlatmak yerine, bütün enerjisini HDP’yle beraber olmadığını anlatmakla harcasın? İYİ Parti, kendi siyasetiyle iktidara yürümeyi tercih etmektense, neden ‘ittifakların aranan partisi’ gibi pek de muteber olmayan çizgide kalsın? İYİ Parti, başkalarının küçük hedefleri, makamları, rozetleri, kurumları için kendi büyük hedeflerini neden yaksın? Başka günahların keçisi neden İYİ Parti olsun ve hep bedel ödesin?"
HABERİ OKUMAYA DEVAM ETMEK İÇİN Görselin üzerine basarak DİĞER GÖRSELE İLERLEYİNİZ okumaya devam ediniz